We are all mad here.

"Bu imkansız, diyordu Alice. Ama Harikalar Diyarı'nda imkansız diye bir şey olmadığını bilmiyordu."

Harikalar Diyarı, benim gitmeyi en çok istediğim yer olabilir. Mükemmel bir yer. Giden olursa bana haber versin. Bütün masraflar benden. Burayla ilgili en çok merak ettiğim şeyse, sakladıkları. Sırlarından bahsetmiyorum. İçinde yaşayanlar... 

Herhangi bir kurgusal evrendeki en ilginç karakterlere sahip Harikalar Diyarı. Benim favorilerim Şapkacı ve Chesire kedisi. Özellikle Şapkacı. Kitapta çok az bir yeri olmasına karşın, benim çok sevdiğim ve çok ilginç bulduğum bir karakter. Alice'in en son çıkan iki filminde karaktere Johnny Depp hayat veriyor. Mükemmel oyuncu ve mükemmel karakter bir araya gelince, ortaya mükemmel bir şey çıkıyor. 

Şapkacı karakterini ve Johnny Depp'i övdükten sonra, Chesire kedisine geçelim. Çoğu kişinin aklına "I am not crazy. My reality is just diffferent than yours." sözüyle kazınan Chesire kedisi, serideki en ilginç ve komik karakterlerden biri. Bu karakter iyi ya da kötü değil. Önüne çıkan kimse, sorunu onla. Umarım önüne çıkmam. 

Absolem'i unutmayalım tabii. "Catterpilar" olarak geçer bu karakter. Filmde sağ olsunlar Absolem diye ad vermişler. Size bahsettiğim live-action'da Absolem'i seslendiren kişi Alan Rickman. Severus Snape olarak bilinir kendileri. Ama Absolem'in kanatlanma vakti geldiğinde; bu sizi terk edecek anlamına gelmiyor. He ALWAYS be there for you.

Gel gelelim Kızıl Kraliçe'ye. Kitabımızın ve filmlerimizin baş kötüsü olur kendileri. Beyaz Kraliçe'nin kardeşi, kafası normalden büyük olan bu karakteri filmde Helena Bonham Carter oynuyor. (Filmin kadrosuna bak sanırsın Oscarlıklar kulübü. Yönetmen de Tim Burton.)

Bütün yıkımlar, savaşlar onun yüzünden. Cawerboky, Bundersnatch ve daha sayamadığım bir çok felaket. Bunların izleri durur. Şapkacı ailesini böyle kaybeder. Absolem kanatlanır. Kedi kaçar. Edi ile Büdü'ye ne olur bilinmez ama kaçarlar. Beyaz Kraliçe olur Pamuk Prenses. Acınır ona. Yaşamak isteyenler, dalkavukluk eder Kızıl Kraliçe'ye. Üç Kağıtçı olur kumandan, yine tek amacı yancılık. Harikalar Diyarı ne kadar güzelse bir o kadar acı dolu. Ama o acılar onu güzel yapıyor. Çünkü eğer sadece acı olsaydı, adı "Karanlıklar Diyarı" gibi bir şey olurdu. Güzel şeyler de oluyor demek ki.

Bu kadar hayat dersi verdikten sonra, size filmlere dair yorumlarımı bırakıyorum ve yazımı noktalıyorum.

Birinci filmimiz, Alice'in Harikalar Diyarı'ndaki macerasından 10 yıl sonrasını konu alıyor. Alice bir genç kız olmuş ve sürekli Harikalar Diyarı kabusları görüyor. Aklının çok karıştığı bir noktada; ikinci ziyareti gerçekleşiyor. Kostümleri çok başarılı buluyorum bu filmde. Özellikle Şapkacı'nınkini. Makyajlar zaten ayrı bir güzel. Bu film için bir yerde live-action ifadesini kullandım ama ne kitapla, ne de Disney'in ilk Alice filmiyle pek bir alakası yok. Filmin fikri bile ayrı güzel zaten.

İkinci filmimiz, birinci filmden 3 yıl sonra, Alice'in -yine,yeni,yeniden- Harikalar Diyarı'na gitmesiyle başlıyor. Bu seferki sorunumuz Şapkacı. Ailesini hatırladı. Nasıl kaybettiğini, eski hatıralarını. Neden saçı kırmızı sorusunun cevabıysa; cıva yüzündendi diye hatırlıyorum. Kaynaklarıma göre bu şekilde olmuş. Bu film de -yine,yeni,yeniden- M-Ü-K-E-M-ME-L!

Bu arada Melanie ablamızın "Mad Hatter" adlı benim çok sevdiğim bir şarkısı var. En sevdiğim kısmıysa şu:

"Where's my prescripstion?                                                                                                                          Doctor, doctor! Please listen!                                                                                                                        My brain is scattered,                                                                                                                                    You can be Alice, I'll be the Mad Hatter." 

"Benim reçetem nerede?                                                                                                                                Doktor lütfen dinle!                                                                                                                                      Beynim parçalanmış,                                                                                                                                  Sen Alice olabilirsin,ben Şapkacı olacacağım."

Size cevaplamanız için şu soruyu bırakıyorum:

"Bir kuzgun neden çalışma masasına benzer?"